İpek Yolu Haber Ajansı

AZERBAYCANLI. YAZAR SONA ABBASELİKIZI ’NİN “SÖZÜN HAKANI” KİTABI ÇOK İLGİ GÖRÜYOR



FİLOLOGİYA ELMLERİ DOKTORU, PROFESSOR. "ELM VE TEHSİL"NEŞRİYYATININ DİREKTÖRÜ NADİR MEMMEDLİ’NİN SONA ABBASƏLİQIZI’NIN KALEME ALDIĞI, TARİHİ  ROMAN SÖZÜN HAKANI KİTABINA  YAZDIĞI  ÖNSÖZ.


Azerbaycan’da roman türü büyük bir gelişme yaşadığını, farklı zamanlarda, sosyo-politik ve sosyo-tarihsel koşullarda çeşitli biçimlerde kendini gösterdi. Yusuf Vezir Cemenzeminli- Mamed Said Ordubadi- A. Cafarzade- N. Karimzade’de başlayan tarihi roman akımını, Y. Oğuz- Alice Necat bugün başarıyla devam ettiriyor. Tarihsel roman türü, mevcut yazarlarımız bilinenin dışında, ama mirasa bağlılık gösteren yeni eserler yazıyorlar. Bunlardan biri, kısa öyküler, romanlar ve şiirlerle edebiyatımızda yer edinen, ve sanatıyla hızla ün kazanan Sona İsmailova’dır. Yazdıklarından anlaşılıyor ki, onun çok zengin bir bilimsel ve tarihsel düşünceye, derin tarihi bilgiye, gerçeklerle çalışma kültürüne ve güçlü bir sanatsal düşünceye ve hayal gücüne sahip olduğu açıktır. 
Kaleme aldığı, tarihsel ve sanatsal romanı " Sözün Hakanı " tartışmalı bir hayat yaşayan klasik şairimiz Afzaleddin Hagani’ye adanmıştır. Yaza,r romanı yazarken, her şeyden önce, kendini bu hikâyeye tamamıyla adapte ederek, adeta olayların içinde yaşayarak, dönemin, geleneklerini, göreneklerini, zamanın gerçeklerini inceleyerek, yazarın tahtalpsikolojisinden ve hayal gücünden ilham alarak, çok başarılı bir şekilde olumlu ve olumsuz yönleriyle analiz edebilmiştir.
Yazar için tarihi roman; çok büyü önem taşıyan meseledir. Öyle ki Sona Hanım, inceleme- araştırma konusu ettiği dönem ve tarihi şahsiyet hakkında kapsamlı ve yeterli bilgiye sahip olduğundan dolayı bu çalışmayı yapmaya gönüllü olmuştur.  
İşte Sona İsmayılova, bu yüzden romanında Azerbaycan tarihinin karanlık sayfalarını ve Hagani’nin dehasını gerçekçilikle ve kendi edebi hayal gücüyle canlandırmayı başardı.
Bir zamanlar VG Belinsky şöyle diyordu: "Tarihsel bir romanın kurgusu, her şeyden önce, insanların özel hayatının, toplumda yer alan diğer insanların hayatının-kaderinin tasviriyle kaynaşır, kesişir ve sosyalleşir ise tarihe dahil olur.”
Yazarımızın asıl hedefi, bu eserinde, tarihimizin önde gelen temsilcilerini, bütün görkemiyle anlatmak, sevdirmek, ulusal kimliğimizi tanıtmak ve kamuoyunu bilgilendirmektir. 
Fark etmez, yazarımız ister tarihsel gerçekler, isterse kendi hayal gücünden doğan olaylarla olsun, bütün bu anlattıklarıyla tarihi dönemin bir görüntüsünü yaratabildi. Bir roman okuduğumuzda, tarihçilerden ziyade yazarlarımızdan tarih öğrenmemiz gerektiğini anlıyoruz, bu çok açıktır. Tarihsel roman yazmaya Sona Hanım’ın yönelmesinin nedeni, tarihi kitapların, hamasi ve kuru gerçeklere dayanması ve bu yüzden de hafızada kalmaması gerçeğinden yola çıkmıştır. Aydınlatıcı, bilgi aktarıcı bir rol oynaması nedeniyle, bu yolla ulusun tarihini insanlara arz etme arzusudur. Tarih; edebi değer katarak anlatılırsa hafızalarda daha kolay yer etmektedir. Bu eserler, tarihi - edebi eser olarak algılanmakta, yazın kültürümüzde değerli yerini almaktadır.
 O seyrek rastlanan detalları dönemin koşullarına uyarlayıp, ayrı ayrı epizodlarla yetinmez. Anlaşılan o ki, kendisinin özel öneme sahip çok yönlü detaylı bilgisiyle bir bütünlük faktörü yaratıyor. 


Yenilik için çabalamak, yeni ifade biçimlerini ve düşünme tarzını geliştirir. Palatnik, tarihi romanlar hakkında şunları yazdı: "Tarihsel bir roman, geçmişin tarihsel bir dizideki tanımıdır. Türün gerekliliği, tarihsel belgelere dayanmak, tarihi olayları ve kişilikleri modern talepler açısından yansıtmaktır." Yazarın tarihsel romanların yaratılmasında hayal gücünün rolü büyüktür. Özellikle, belirtmek isterim ki, Hagani hakkında bilmediklerimizi, Sona Hanım romanında önemli gerçekleri tutarlı açıklamalarla izah ederek, hikâyemizin bitmediği,  devam ettiği sonucuna varmıştır. 
Çağın renginin canlandırılmasına rağmen, yazar, hayal gücüyle geçmişe yaklaşırken, gerçeklerden uzaklaşmamış,  olayları değiştirmemiştir.
Yazar romandaki kronolojik diziyi önemser, -romanın kompozisyonunun ölçüm birimi insanın biyografisidir; Hagani’nin gençliğinden ölümüne kadar, bir insan- şairin hayatını tam olarak koruyabildiği, hatta bazı anlarda bile saray çatışmalarının içine girmeyi başaran bir tarzın ortaya çıktığı tesadüfi değildir. 
Hagani’yi çok ciddi bir şekilde tanımlayarak, içeriğini tarihi bir olaydan ve kişiliğinden alan, gerçek ya da maceralarla çevrili bir roman, eserde kompakt ve etkileyici ifadelerle zengin bir dil rengi elde etti Sona Hanım. 
Belki de sona Hanım’ın en büyük başarılarından biri, tam olarak tarihsel roman türünde kalemini sınama inancı ve cesaretidir.  Bu sanatsal yaratıcı yol – anlatı tarzı sadece tarih değil, aynı zamanda felsefe, coğrafya hakkında da bilgi gerektirir. Romanda hem dünyadaki örneklerine, hem de anlamlı, söylemsel ve semantik parametrelere, sanatsal düşünceye, estetik biliş yasalarına, polifonik karaktere bağlı kalmaktadır, yazarımız. 
Seçkin yazar, eleştirmen-edebiyat eleştirmeni M. Hüseynin-  Sona Abbasəligızı’nın tarihi roman türü hakkında en önemli düşünceleri  Sona  Hanım’ın eserlerini de dile getiriyor: 
"Eğer tarihçi dönemin genel sosyal ilişkilerini yansıtıyorsa, yazar çoğu zaman dönemin psikolojisini ortaya koyuyor. Tarihçi psikolog olmayabilir. Ama sanatçı bir psikolog olmalıdır. Bu olmadan, tarihsel ve sanatsal bir çalışma ortaya çıkamaz. Biraz daha basite indirgeyerek söylemeye çalışırsak, tarihçi "Ne oldu?" sorusunu cevaplarsa, sanatçı “Ne olabilir ve nasıl olabilir?" sorularına ayrıca cevap verir. Yazarın görevi, tarihsel kişiliklerin faaliyetlerini başından beri takip etmek ve sanatsal bir biyografi oluşturmak değildir.”
Bu bilinen gerçeğin farkında olan Sona İsmailova, tarihsel romanında, hem tarihsel kişiliklerin hem de insanların kahramanlıklarını anlatıyor, ana hedefe ulaşıyor: Tarihsel gerçeklere bağlılık, ama aynı zamanda, bu gerçekleri sanatsal hayal gücünün bir filtresinden geçirmek, tarih ve modernlik arasında bir köprü oluşturmak, geçmişi ve bugünü birbirinden ayırmadan yapabilmek... 
Hagani’nin tarihi romanı, sanatsal ve tarihi bir karakter, dilsel zenginlik ve samimi bir ifade ile sunan Sona İsmailova’nın yaratıcı başarısı olarak tanımlanabilir. Yaşa bakılmaksızın, roman geniş bir okuyucu kitlesi için tasarlanmıştır. Bu eserin Azerbaycan “polifonik” romanlarına örnek olacağına, değerini ve anlamını uzun süre koruyacağına ve hatta her geçen gün artacağına inanıyoruz.

  
-Prof. Dr. Nadir MEMMEDLİ  Filoloji Bilimleri  Hocası "Bilim ve Eğitim" Yayınevi Müdürü-
-Azerbaycan Türkçesinden, Türkiye Türkçesine Çeviren: Gonca Aydemir

 
 

HABER: ÖZLEM GÜZEL
İPEK YOLU HABER ANTALYA

Yorumlar

Bu habere henüz yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun.

Yorum Yaz