Cuma günü öğrencilerimiz karnelerini alacak ve yarıyıl tatili başlayacak. Tüm evlatlarımızı ve genç kardeşlerimizi tebrik ediyor, aileleriyle huzurlu bir tatil diliyorum.

Bu vesileyle, biz de hükümetin karnesine birlikte bir bakalım. Takdirname mi vereceğiz,

sınıfı zar zor mu geçecekler, yoksa karneleri kırıklarla mı dolu; beraber karar verelim.

Dört ana başlıkta ele alalım.

Birincisi, makroekonomik veriler.

Hatırlayalım, 13 Mayıs 2023’te, yani genel seçimlerin hemen öncesinde, dolar kuru 19

lira 60 kuruş idi. Bugün, 30 lirayı aştı. Euro kuru 21 lira 30 kuruştu. Bugün neredeyse

33 lira. Yani iktidar, 8 ayda kurları 1.5 katına çıkarmış. Biliyorsunuz dövizdeki her artış,

hayat pahalılığı olarak doğrudan cebimize yansıyor. Üstelik, dövizdeki her artış,

hazinenin borcunu da artırıyor. Zaten o da bizim paramız.

Hatırlayalım, 13 Mayıs 2023’te TCMB’nin faiz oranı yüzde 8 buçuk idi. Bugün yüzde

42 buçuk. Nisan ayında, “Faiz yükselemez, faiz devamlı düşecektir.” diye oy isteyen

hükümet, 8 ayda faizi 5 katına çıkarmış. Bu, KOBİ’lerin işletme sermayesi kredisinin,

vatandaşın kredi kartı faizinin yükselmesi demek.

Hükümetin makroekonomi notu: kırık.

İkincisi, günlük hayatımızdaki fiyatlar.

Hatırlayalım, 13 Mayıs 2023’te benzinin litresi 19 lira 75 kuruş. Bugün 36 lira 75 kuruş.

Neredeyse iki kat! Mazotta durum daha da fena. 18 buçuk liradan 39 liraya çıkmış. Bu

dönemde petrol fiyatlarında ciddi bir değişim yok. Yani fark tamemen hükümetin

performansıyla ilgili – kur artışı ve vergi artışı.

Hatırlayalım, 13 Mayıs 2023’te kıymanın kilosu 300 lira civarındaydı. Bugün 380 lira.

Peynirin kilosu 200 liraydı, bugün 300 lirayı geçti. Seçimden önce 50 lira olan yumurta,

bugün 70-75 lira. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Seçimden bugüne geçen 8 ayda,

vatandaşlarımız daha da fakirleştirilmiş!

Hükümetin geçim notu: kırık.

Üçüncüsü, hükümetin bizden aldığı harç ve ücretler.

Yüksek lisans eğitimine başlayacak öğrencilerimizin mecburen girdiği YÖKDİL sınavı

var. Seçimden önce bu sınavın ücreti 260 liraydı. Artık 490 lira. Neredeyse ikiye katladı.

Benzer bir durum ehliyette de var. Seçimden önce 2 bin 490 lira olan B sınıfı sürücü

belgesi harcı, yeni yılla birlikte 3 bin 945 liraya çıktı. Kamunun doğal tekel olduğu

alanları çaktırmadan vergi almak için kullanmasına karşıyım!

Tabii geçen yıl duble olarak tahsil edilen motorlu taşıtlar vergisini de unutmayalım.

Üstelik tüm bunlar bazı şirketlere vergi afları lütfedilirken, yeni makam araçları alınır,

itibardan asla taviz verilmezken oluyor.

Hükümetin vergi notu: kırık.

Dördüncüsü, seçim vaatleri. Bunların ne kadarı gerçekleştirilebildi? Verilen sözlerde

duruldu mu?

Mesela, hükümet seçim beyannamesinde “çoğunluğu 1 yıl içinde olmak üzere deprem

bölgesinde 650 bin konut yapılacağı”nı söylemişti. Halbuki, geçen hafta şehit olan

Müslüm Özdemir’in Kahramanmaraş’taki depremzede ailesinin hâlâ çadırda kaldığını

öğrendik. Bu vesileyle, Türkiye Tek Yürek kampanyasında depremzedeler için toplanan

on milyarlarca lira bağışın nereye harcandığını İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya sordum.

Kendisinden cevap gelince sizlerle paylaşacağım. Ancak görülüyor ki, bırakın söz

verdiği evleri yapmayı, hükümet daha depremzedelerimize iyi bir barınma

sağlayamamış.

Mesela, hükümet gençlere ilk cep telefonu ve bilgisayar alımlarında vergi muafiyeti

sağlanacağı vadedilmişti. Seçimden sonra bir vergi indirimi kararı açıklandı ancak öyle

şartlar getirildi ki gençlerimizin hayali suya düşürüldü. Artak kur ve fahiş vergilerle,

çağın temel ihtiyaçları gençlerimiz için hayal olarak kaldı.

Hükümetin vaatlerine sadakat notu: kırık.

Değerli arkadaşlar, hükümetin karnesi ortada. Üstelik bu gidişle notların ikinci dönemde

düzeleceği de yok. Tam aksine, yerel seçimden sonra daha yüksek vergiler bizi

bekliyor.

Buna karşı çıkmak için elimizde öneml bir fırsat var: 31 Mart seçimleri. Yerel seçimlerde

iktidara bir sarı kart göstermek, en azından hükümetin kendisine çeki düzen vermesini

sağlayabilir.

Haber: atiye danış