İpek Yolu Haber Ajansı

GELİN TANIŞ OLALIM






Merhaba değerli okurlarım.

Bendeniz Emekli vaiz ve şu  anda Bursa "Eğitim Kalesi" Okullarında Din dersi öğretmeniyim.Bundan sonra "İpekyolu Haber Ajansı"nda  çeşitli konularda  yazılarımı paylaşacağım.
Hayırlı ve faydalı olmasını diliyorum.

Yazımın başlığını Aşık Yunusumuzdan esinlenerek "Gelin tanış olalım" koydum.

Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım,
Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz!

      Gönül ve aşk insanı Yunus Emre, “gelin” davetiyle bütün insanlara evrensel bir çağrıda bulunmaktadır. Bu çağrının özünü “tanışmak” eylemi teşkil etmektedir. Yani geniş anlamıyla “insan olarak kavgayı, ayrılığı, uzaklığı,didişmeyi bırakalım, dost ve kardeş olalım.” demektedir. Eğer bunu geçekleştirebilirsek “işler kolay kılınacak”tır.
Ne çok ihtiyacımız var bu çağrıya uymaya...

Mevlânâ Hazretleri de der ki:

“İnsanlarla dost ol. Çünkü kervan ne kadar kalabalık ve cemaati çok olursa, yol kesenlerin beli o kadar kırılır.” der.

İyi dostlar edinmek, insan için en büyük talih ve en büyük zenginliktir. Dünya ve ahiretimizin huzuruna vesile ve kötülüklere karşı kalkan ve koruyucudur 

İnsan, gerçek  dostluğa giden yolu samimiyetle ararsa, bunun için pek çok vesile bulabilir. En başta; “İnsan ihsana mağluptur.” denilmiştir. Yani insan kendisine iyilik yapanın adeta kulu kölesi olur. Hakîkaten kendisine iyilik yapılan kimse düşmansa; husumeti azalır; ortadaysa yakınlaşır; yakındaysa muhabbeti artar. Dolayısıyla insanlara karşı ilk olarak “fedakâr ve cömert” olmak gerekir..

Şunu unutmamak gerekir ki, bir şey vermeden karşılığını beklemek boşunadır. Nasıl ki tohum atılmayan ve sulanıp bakılmayan topraktan bir mahsul beklenemezse, gönül vermeden de gönül kazanılamaz. Sevmeyen insan, sevilemez. Dolayısıyla Yaratan’ından ötürü bütün insanlara, hattâ bütün mahlûkâta gönül hânemizi açmalı, şefkat, merhamet ve muhabbetimizi cömertçe ikram etmeli, İslâm’ın güler yüzünü sergileyerek gönüller fethetmeliyiz.

Sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz...

Dünya hayatı, kısacık bir fasıldır. Hiç kimse burada kalıcı değildir. Bu kısacık devre-mülkte yapılacak en hayırlı işlerden biri;  birbirini seven kardeşler olmak, geçim ehli olan ve kendisiyle hoş geçinilen örnek biri olmak, gönüller fethedip hayır dualar almak, kimseye yük olmayıp herkesin yükünü  omuzlamaya çalışmak...

“Biz kimseye kin tutmayız
Kamu alem birdir bize.” 

Yunus’tan yadigâr bu dizeleri, deyiş olmaktan çıkarıp hayata geçirmek ne harika olurdu değil mi?

Kimilerimizin hayatında "nefret ettiği " kişiler, hatta “ebedi düşmanlar” olabilir. Çoğumuz böyle duygular taşımadığımızı düşünürüz. Ne var ki, yüzeyde kimseye kin tutmasak bile aslında içten içe hep kızgın olduğumuz birileri çıkar. Yani, gönülden affetmediğimiz herkes, aslında bize manevi bir yüktür.Gelin bu yükten kurtaralım kendimizi.Okyonuslar gibi engin olsun gönüllerimiz.Şefkat ,merhamet ve hoşgörü  gözlüklerini çıkarmayalım hiç gözümüzden.

Mevlânâ Hazretleri’nin dergâhındaki bir sohbet esnâsında bir sarhoş çıkagelir. Dervişler onu inciterek dışarı çıkarmak isterler. Mevlânâ Hazretleri, o sarhoşun hakîkati aramak için dergâha sığınan bir insan olduğunu düşünerek, onu incitenlere hitâben:

“–Şarabı o içmiş, fakat siz sarhoş olmuşsunuz!” îkâzında bulunur.

İşte bütün mahlukata Yüce Yaratıcının şefkat, merhamet ve muhabbet nazarıyla bakabilmenin güzel bir örneği...
Kalın sağlıcakla....

Yorumlar

Bu yazıya henüz yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun.

Yorum Yaz

Diğer Yazılar