İpek Yolu Haber Ajansı

EĞİTİMCİ YAZAR ŞAİR YUSUF DOĞDU BERBATİ)

Her insan bir kültür içinde doğar. Bu kültürü ise çevrenin fiziksel sosyal ve ekonomik şartları şekillendirir Uluslar, toplumları ile vardır ve bu varlıklarını yaşamları boyunca sürdürürler.

Toplumların yaşamına katkı sunan ve nesiller boyu anılması için, var etkileri kültürleryle geleceğe aktarılırlar. Bu nedenle, kültürümüzün gelişmesine vesile olan Şair, Ozan ve yazarlarımız değerini bilmeliyiz.

İşte Usta Şair Yusuf Doğdu ’da bu şairlerden bir tanesidir ve yaşadığı topluma, kendi öz kültürün pekişmesi güçlenmesi ve gelecek kuşaklara aktarılması çaba sarf ediyor

Şiirlerinde duru Türkçe anlaşılır ve akıcı bir dil tekniği kullanmaktadır.

Ustaca dile getirdiği konularda, Toplumun olumlu ve olumsuz yönlerine hicivsel bir düşünüşle tepki koymakta, bazen de hümanist ruhuyla bireylere nasihat ve doğruları sunmakta.

Şiirlerinde Acı, gurbet , yokluk, hasret milli ve manevi duyguları işlemektedir.

Duygu  çağrışım  izlenimlerin dizeler halinde dile getirdiği söz sanatıdır Şiir.

Halk şairi ise geçmişten günümüze gelen ve gelecek kuşaklara aktarılması için yazılmış ortak zevk ve kültür mirasıdır.

Bu ortak zevk ve kültür mirası geleneğini sürdüren şair Yusuf Doğdu (BERBATİ) kendine özgün değerini, kimliğini oluşturmuş ve her geçen gün kimliğin gelişmesi için çalışmalarına devam etmektedir.

 

OĞUL

 

İşte sana yazıyorum şuraya,

Meyil verme şöhret ile paraya

Girer isen bir gönülde saraya,

Arka olur, kale olur, sırt olur.

 

Yiğidim diyerek çıkma meydana,

Kör bir kurşun ile kıyarlar sana,

Sakın sözlerimi atma yabana,

Unutma ki; “El yumruğu sert olur”

 

Yılların su gibi akarken bir bir,

İnsanı kemirir bitirir kibir.

Para pul nedir ki elindeki kir,

Yıkamazsan yüreğine dert olur.

 

Yavrum bunlar öğretilmez okulda,

Her bir kulun hakkı vardır her kulda

Bu babanın dostu çoktur bu yolda,

Avşar olur, Türkmen olur Kürt olur.

 

Dert sıkıntı gelse bile peş peşe,

Hep çakallar üşüşürler üleşe,

Haram yiyip konma sakın beleşe,

Unutma ki; Türk çocuğu mert olur.

2.7.2016

Yusuf DOĞDU

 

 

 

      YUSUF DOĞRU (BERBATİ) BİYOGRAFİSİ

 

        Şair Yusuf Doğru    1960 yılında İncesu İlçesi  Sarıkürklü Köyü’nde doğdu. Fakir bir ailenin tek çocuğu olan Şair Yusuf Doğdu İlkokulu köyümde pekiyi dereceyle bitirdi. O yıllarda köyünde ne elektrik ne de su vardı. Aydınlanma aracı çıra ve gaz lambasıydı. Su olarak kışın kar kuyularına doldurulan kar suyu içiliyordu. Ulaşım at ve eşeklerle yapılırdı. Ailenin tek çocuğu olduğu için babası  okutmak istemedi. İlkokul öğretmeni rahmetli Mehmet Demirçelik  İncesu’ya kaçırdı. Ortaokula yazdırdı ve babama, “Bu çocuk mutlaka okumalı sen okutmazsan ben okutacağım” dedi. Babam mecbur kaldı okutmaya. Orta Okulu ve liseyi Yarım Mahalledeki tek göz bir odada gaz lambası altında okuyarak bitirdi. Daha sonra Kayseri Eğitim Enstitüsünü bitirerek 1979 yılında Amasya Göynücek Damlaçimen Köyü’nde öğretmenliğe başladı. Elazığ Keban Altınkürek Köyü Hozik mezrası ve Sağdıçlar Köyü’nde çalıştıktan sonra Kayseri İncesu Kızılören Kasabası, Sarıkürklü Köyü’nde öğretmenlik yaptı. Daha sonra Kayseri Burhan Dinçbal İlköğretim okulunda 9 yıl Müdür Yardımcılığı yaptıktan sonra 2005 yılında emekli oldu.

 

         Edebiyata ve şiire merakı olan Şair İdealim iyi bir edebiyat öğretmeni olmaktı fakat 12 Eylül öncesi kavga ortamı ve maddi imkânsızlıklar yüzünden puanım yettiği halde başka şehirlere gidip okuma imkânımız olmadı. Gençliğimizde Necip Fazıl, Arif Nihat Asya, Bekir Sıtkı Erdoğan Necmettin Halil onan, Faruk nafiz, Nihal Atsız ve bilhassa Abdurrahim Karakoç’un şiirleri, Oğuz özdeş, Bekir Büyükarkın, Yavuz Bahadıroğlu v.b.  Tarihi romanlar Battal Gazi, Tarkan filmlerinin ruhumuzda bıraktığı izlerle Şiir yazmaya lise yıllarında başladı.  İlk şiirleri serbest aşk, bahar, gurbet şiirleridir.

          Daha ilkokuldayken köyde büyüklerimizden dinlediğimiz bilmeceler,  maniler, masallar, hikayeler   ve şiirler ruhumuzda derin izler bırakmış ve gönül dünyamızın şekillenmesinde büyük rol oynamıştı. Ortaokul ve lise yıllarımızda çok iyi edebiyat öğretmenlerimiz vardı.  Aruz şairleri ve şiirleri yanında Türk halk şairlerimizi de tanıma fırsatı bulduk. Aruz şiiri ve şairleri de güzeldi fakat anlayamadığımız farsça ve Arapça kelimeler ve tamlamalarla yoğrulmuş şiirlerdi. Bir Fuzuli, Nedim,   Baki, Mevlana  şiirleri ancak sözlük kullanarak anlayabildiğimiz şiirlerdi. Fazla dikkatimi çekmemişti  bunlar. Fakat Bir Yunus Emre, Âşık paşa, Süleyman Çelebi,  Aşık Veysel, Pir Sultan Abdal,   Karacaoğlan, Seyrani, Dadaloğlu, Dertli, Köroğlu, Ahmet Yesevi, Şah İsmail Hatayi, v.b. duru bir Türkçe ile  yüzyıllar geçse de  bugün okuyanların halkın  anlayacağı bir dille yazmışlar söylemişler. 

 

              Yetişmiş olduğumuz çevre ve ortam benim de Türk halk şiirine yönelmeme sebep olmuştur. Şiirlerimde Arapça ve farsça tamlamalardan uzak arı duru bir Türkçe ile Yaşayan dilimizi kullanmama vesile olmuştur. Bütün bu Türkçe yazan şairleri ozanları âşıkları okuduktan sonra bende onların izinden gitmeye karar verdim. Bilhassa Cumhuriyet dönemi aşık ve   şairlerinden Aşık Mahzuni Şerif, Aşık Veysel, Abdurrahim Karakoç’tan çok etkilenerek Ve lise yıllarında şiir yazmaya başladı.

 

           Uzun yıllar yazmış olduğum şiirleri kimseyle paylaşmaya korktum çekindim. İlk şiirlerim Burhan Dinçbal İlköğretim okulu’nda çıkarmış olduğumuz “Bal Çocuk” dergisinde  2000 yılında yayınlandı. Daha sonra bir kısmını 2008 yılında Antoloji de yayınladım. Ta ki 2015 yılında Yoğunburç Kültür Evindeki şiir akşamlarına katılana kadar. Yoğunburç kültür Evi’nde Cuma akşamları şiir etkinlikine katılmaya ve şiir okumaya başladım. Orada Duran Tamer, Köksal Akçalı (ASABİ) Ferit Yıldız (HAZANİ)  Mustafa Acar (FAKİR-ÜL HAKİR)    Şeyhmus Çiçek, Ali Rıza Navruz gibi  Kayseri’mizin  yazar ve şairleriyle tanıştım. (KAYSADER)Kayseri Yazarlar Şairler ve Sanatçılar derneğine üye oldum.2016 yılında derneğimizin yayın organı ÇINGI dergisinde şiirlerim yayınlanmaya başladı. Mor Şair olarak bilinen Ali Rıza Navruz senin mahlasın BERBATİ olsun kimsede yok dedi, kabul ettim. Ve BERBATİ mahlasıyla şiirler yazmaya başladım. BERBATİ  “Berbat “  manasındadır. Nefsimiz berbattı ve nefsi frenlemek ben oldum dememek gerekiyordu. .Berbati mahlası bana büyük bir sorumluluk  yükledi. Bu mahlas yazacağım şiirlerde her şeyden önce kendimi sorgulamam, köy hayatını, şehir hayatını, Toplumun aksayan yönlerini,  haksızlıklar  dertlerini, kederlerini, yetişmiş olduğum çevrenin ve ülkemizin insanlığın   gariban insanların sıkıntılarını sevinçlerini  dostluklarını  kısacası bizi biz yapan kendi kültürümüzü Türk kültürünü  gelecek nesillere aktarmak tarihe not düşmek adına bir ölçüde kendi yaşadıklarımı ve  berbat durumumu yazmalıydım. Kendi nefsimin terbiye yollarını aramalıydım ki öyle de yaptığıma inanıyorum. “Oğul” serisiyle genç nesillere öğüt, Toplumsal konularda mesaj vermek amacıyla ”Ramazana Mektuplar”   ”Berbati’den – Berbati’ye”  yani kendimden kendime seri şiirler yazdım. Ayrıca Şair dostum  (ASABİ) Köksal Akçalı  ile ülkemizin ve insanımızın sorunlarıyla ilgili seri atışma diyebileceğimiz şiirlerimiz vardır… 

 

Belli bir dönem sonunda sonra hece şiirleri yazmaya başladım, uzun yıllar şiirlerimi yayınlamaya cesaret edemedim.  2015 yılında Yoğunburç Şiir Akşamlarına katılarak orada şiirlerimi okumaya başladım.  Kimsenin cesaret edip almadığı BERBATİ mahlasını aldım. Şiirlerim Bal Çocuk, Bilgiyurdu,  Maki, Yarpuz, aydın Efesi, Kurşun kalemler, Bekir Abi dergilerinde, çeşitli antoloji ve gazetelerde yayınlandı. Burhan Dinçbal İlköğretim Okulu için yazdığım marş notaya alınarak bestelendi. Bilgiyurdu ve İncesu Geliştirme Güzelleştirme Derneği üyesiyim. Halen (KAYSADER) Kayseri yazarlar şairler ve Sanatçılar derneği üyesiyim  Arkadaşlarımla birlikte ÇINGI Kültür sanat edebiyat dergisini çıkarmaktayız.

 

 

 

HABER: ÖZKAN GÜLİ

İPEKYOLU HABER İSTANBUL

Yorumlar

Bu habere henüz yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun.

Yorum Yaz