İpek Yolu Haber Ajansı

Bu yazımda diş hekimliğinde ve insan hayatında en önemli faktörlerden biri olan Flor(F) atomunun ağız ve diş sağlığına olan etkilerinden bahsedeceğim.

 Flor, diş minesinin hidroksiapatit yapısına(biyolojik apatit) bağlanarak en basit tabirle dişlerimizin sağlamlığını artıran ve remineralizasyonu tetikleyen florapatit yapısının oluşmasını sağlar. Bu yapı ile beraber diş çürüklerine karşı olan dayanıklılığın arttırılması sağlanır ve öngörülür. Silverstone’un başlangıç çürük lezyonunun demineralize ve remineralize alanlarından bahsetmesiyle, çürük lezyonlarının restoratif tedaviler haricinde de onarılabileceği fikri doğmuştur. Florür bileşiklerinin evde ve muayenehanede kullanımı çürük önlemenin temel bir aracı olarak uygulanmaktadır. Bu noktada şebeke sularının florlanması çürüğün önlenmesinde en etkili halk sağlığı önlemi olarak kabul edilmektedir. Flor’a 2 farklı yolla maruz kalınabilir, bu yollar: Sistemik ve topikal olarak ayrılır. Bu ayrılma aslında bir harmoniyle incelenir. Diş çürüklerini önlemede topikal uygulamalar sistemik uygulamalardan çok daha etkilidir.  Topikal yöntemlerden en sık kullandığımız yöntem diş macunundan aldığımız florürdür. Diş macunları diş çürüklerini önlemekte en önemli yöntemlerden biridir. Her gün, düzenli olarak florlu diş macunlarının kullanılmasıyla diş çürüklerinde en az % 20-40 oranlarında azalma kaydedildiği bildirilmektedir. Diş macunları değişik dozlarda florür içermektedir. Günümüzde diş hekimleri, 11 yaş üstü bireylerde 1500 ppm, 6-11 yaş arası çocuklarda 1000 ppm (particles per million: 1 mg F/g macunda), bir-beş yaşlar arası çocuklarda 250-500 ppm fluorid içeren diş macunlarının kullanılmasını önermektedirler. Küçük çocukların uygulanan diş macunlarının % 30’unu yutabileceği öngörülerek, kullanılacak miktarın anne-baba kontrolünde diş fırçasına yerleştirilmesi gereklidir. Bu miktar, çocuğun tırnağı boyutunda olmalı, çocuk ağzını fırçaladıktan sonra mutlaka çalkalaması, ardından tükürmesi istenmelidir. Dişler günde en az iki kez, ideal olarak her yemekten sonra macun kullanarak iki dakika olacak şekilde fırçalanmalıdır aksi takdirde çürük oluşumunda kayda değer bir artış görülecektir. Florürün sistemik olarak uygulanmasında ise yine bahsettiğimiz gibi en etkili halk sağlığı yöntemlerinden biri olan şebeke sularının florlanmasından bahsedilebilir. Florozis yani diş minesinin aşırı miktarda flor almasıyla oluşan bir diş sağlığı durumudur. Florozisle ilgili sizlerin ilgisini çekebilecek bir durumdan bahsetmek istiyorum. Dr. Frederick McKay, Colorado Springs’e yerleştiğinde bazı hastalarında kahverengi düzensiz mine yüzeyleri olduğunu ve bu düzensizliklerin temizlemeyle uzaklaştırılamadığı aynı zamanda yerel halk tarafından kolorado lekelenmesi olarak adlandırılan, sadece bu bölgede doğup büyümüş kişilerde oluşan kişilerde oluştuğunu tespit ederek bu durumu “Motted Teeth”(benekli dişler) olarak tanımlamıştır. McKay bu hastalarda çürüğe daha az rastlandığını saptayarak bu bölgenin içme suyundaki bir etmenin mine yapısını değiştirmeden sorumlu olabileceğinden şüphelenip 1930’da bir Amerikalı bir kimyager ile Colorado Springs’ in içme suyu örneklerini incelemiştir. Yapılan analizde yerel su flor düzeyinin çok yüksek (2-12 ppm) olduğu ortaya çıkmıştır. 1960 yılında Wisconsin’in Antigo kentinde 11 yıldır sürdürülen şebeke içme sularının flor salınımının durdurulduğu bir durumda ise ilkokul çocuklarının dişlerinde %70-200 oranındaki artış üzerine tekrardan florür uygulanması yürürlüğe konmuştur. Şu anda Türkiye’de şebeke sularının flor oranı 1.5 ppmdir. Belediyelerin bu hususlara özellikle dikkat etmeleri halk sağlığı açısından önem arz etmektedir.

 

Kaynak:

Hamza Berk Danış

Diş Hekimliği 3. Sınıf öğrencisi

 

 

Haber: atiye danış

Yorumlar

Bu habere henüz yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun.

Yorum Yaz