logo
Yükleniyor...
logo
add image
Atiye Danış

Atiye Danış

mangalatesi2001@hotmail.com
Kayıt: 16 Ekim 2025
Toplam Ziyaretçi: 652

Son Köşe Yazıları

Etin Kilosu 900 TL, Emeklinin Kaderi Açlık! Almanya'da 350 TL, Bizde Neden 900 TL?
Yayın: 19 Kasım 2025 20:41:41 Düzenlenmedi

Almanya'daki marketlerde 350 liraya rahatça alınan bir kilo et, bu topraklarda 900 lirayı görüyor. Emekli maaşıyla bir kilo et almak için bir haftalık erzak parasını gözden çıkarmak zorunda kalan nineler, dedeler… Onlar bu ülke için emek verdiler, ama karşılığında sofralarından eti, hatta bazen onuru çekip aldılar.

Bu sadece bir fiyat farkı değil, bir insanlık ayıbıdır! Zamlar, enflasyon, hayat pahalılığı derken, emeklinin alım gücü eridi. Bakkala giden her vatandaş, cüzdanında taşıdığı acıyı hissediyor. Bir yanda lüks içinde yaşayanlar, diğer yanda et alamadığı için çorba ile idare etmek zorunda kalan emekliler…

Bu düzen değişmeli. İnsan onuruna yakışır bir yaşam, lüks değil, her vatandaşın hakkıdır. Sesimiz yeterince yüksek çıkmalı ki, duyanlar utansın! Etin değil, insanlığın kıymetini bilmeyenlere inat; haklı mücadelemiz sürecek.

Susuzluk Alarmı: Kuraklık Artık Sadece Bir Yaz Meselesi Değil
Yayın: 13 Kasım 2025 01:05:08 Düzenlenmedi

Barajlardaki doluluk oranları düşüyor, çiftçi zor durumda, büyükşehirlerin geleceği tehdit altında.


İklim değişikliği artık uzak bir tehdit olmaktan çıktı; kapımızı çalan somut bir gerçek. Ülke genelinde baraj seviyelerinin kritik seviyelere inmesi, çiftçimizin "sulama kısıtlaması" endişesi yaşaması ve büyükşehirlerde olası su kesintilerinin konuşulmaya başlanması, durumun vahametini gözler önüne seriyor.

Kuraklık, artık sadece tarımı değil, sanayiyi, turizmi ve günlük hayatımızın her alanını doğrudan etkiliyor. "Su zengini" bir ülke olmadığımız gerçeği, eski ve kayıp kaçak oranı yüksek altyapıyla birleşince, kriz daha da derinleşiyor.

Çözüm, bireysel tedbirlerin ötesinde. Suyu akıllı yönetmek, tarımda damlama sulama gibi modern yöntemleri yaygınlaştırmak, şebeke kayıplarını azaltmak ve suyu tasarrufu bir yaşam kültürü haline getirmek artık bir tercih değil, zorunluluk. Aksi takdirde, susuzluk önümüzdeki yılların en büyük krizi olacak.

Şiir Gibi Geçsin Ömrümüz
Yayın: 06 Kasım 2025 22:40:53 Düzenlenmedi

Satır Aralarında Saklı Hayatlar


Elimi attığım her yerde bir şiir, bir dize... Kimi zaman eski bir defterin arasında sararmış bir kâğıt, kimi zaman gençliğimin unutulmaz bir şarkısının nakaratı. Şair Cemal Süreya ne güzel söylemiş: "Şiir, yalnızlığa itirazdır." Belki de bu yüzden, hayatın kalabalığı içinde yalnız kaldığımız anlarda ilk sığınağımız olur o birkaç mısra.

Gençliğimde Nâzım Hikmet'in o destansi dizeleriyle büyüdüm. "Yaşamaya dair" derdi de, kavga ederdi de, en çok da umut verirdi. "Güzel günler göreceğiz çocuklar..." mısrası, o günlerin zorluklarında bir ışık, bir dirençti hepimiz için. Sonraları, bir Özdemir Asaf olup çıktı karşıma. "Lavinia"ları, "Bana bir şeyler oluyor"larıyla, aşkın, hayatın ve insan ilişkilerinin o ince, dokunaklı hallerini anlattı. Her okuyuşumda, "Demek bunu hisseden bir ben değilmişim," dedirtti bana.

Şiir, sadece edebiyat defterlerinde kalan bir yazı türü değil. O, bir bakış, bir dokunuş, bir tebessüm. Sabah kahvaltısında içtiğimiz çayın buğusunda, akşam pencereden vuran son güneşin ışığında saklı. Şairler ise, bu anlamı yakalayıp bize hediye eden, duygu dilimize tercüman olan kıymetli insanlar.

Bugünün genç şairlerini de aynı heyecanla okuyorum. Onların dizelerinde de aynı insanlık hali, aynı özlem, aynı arayış var. Sadece kelimeler değişiyor, duygular asla...

Bu köşede, bazen bir şairin dünyasına konuk olacağız, bazen de bir şiirin bize hissettirdiklerini paylaşacağız. Çünkü inanıyorum ki, şiir, hayatı daha derinden yaşamanın, daha iyi anlamanın bir yoludur.

Öyleyse siz de kendinize bir iyilik yapın. Bugün, sevdiğiniz bir şairin kitabını elinize alın ve içinizden geldiği gibi bir sayfa açıp okuyun. Kim bilir, belki de tam o anda ihtiyacınız olan cevap, o satırların arasında sizi bekliyordur.

Kalın sağlıcakla.

Soframızdaki Görünmeyen Tehlike: Gıda Güvenliğimiz Neden Alarm Veriyor?
Yayın: 02 Kasım 2025 23:09:06 Düzenlenmedi

Giriş:

"Manavdan aldığımız meyvenin tadı yok, marketten içimiz rahatlıkla alışveriş yapamıyoruz. Fiyatlar zaten uçmuşken, bir de 'Acaba bu ürün güvenli mi?' sorusuyla baş başa kalıyoruz. Bu, milyonlarca vatandaşın her gün yaşadığı ortak bir kaygıya dönüştü. Türkiye'nin gıda sektörü, kalite ve güvenlik anlamında ciddi bir erozyon yaşıyor. Peki, bu noktaya nasıl geldik?"

1. Sorun: Kalite ve Lezzetteki Belirgin Düşüş

  • Tohum ve Üretim Modeli: Geleneksel, yerel ve lezzetli çeşitlerin yerini, verimi yüksek ama aroması düşük, standart hibrit tohumlar alıyor. Toprağın yorulması ve yanlış tarım uygulamaları da ürünün besin değerini ve lezzetini olumsuz etkiliyor.
  • Katkı Maddeleri ve Taklit: Gıdalar, raf ömrünü uzatmak veya görüntüyü iyileştirmek için izin verilen sınırların zorlandığı katkı maddeleriyle dolu. Zeytinyağına başka yağlar karıştırılması, balın taklidi gibi skandallar tüketicinin güvenini sarsıyor.
  • Fiyat Baskısı: Enflasyon karşısında üretici, maliyeti düşürmek için kaliteden ödün verme yoluna gidebiliyor. Bu, hammaddede daha düşük kaliteli seçeneklere yönelmeye neden oluyor.

2. Sorun: Delik Deşik Denetim Mekanizması

  • Denetim Sayısının Yetersizliği: Türkiye büyük bir ülke ve gıda işletmelerinin sayısı devasa. Bakanlıkta yeterli sayıda denetçi olmaması, denetimlerin sıklığını ve etkinliğini düşürüyor.
  • Cezaların Caydırıcı Olmaması: Yapılan denetimlerde usulsüzlük tespit edilse bile, uygulanan para cezaları genellikle firmalar için "işin maliyeti" olarak görülüyor. Caydırıcılıktan uzak bu cezalar, aynı suçun tekrarlanmasına yol açıyor.
  • Şeffaflık Eksikliği: Yapılan denetim sonuçları ve cezai işlemler halka yeterince açık, anlaşılır ve düzenli bir şekilde duyurulmuyor. Tüketici, hangi markanın ne suçtan ceza aldığını takip etmekte zorlanıyor.

3. Sorun: Tüketicinin Çaresizliği ve Çözüm Arayışları

  • Bilinçlenme ve Alternatif Arayışlar: Vatandaş, resmi kanallara olan güven azalınca kendi çözümünü üretmeye çalışıyor. Köy pazarlarına, organik ürünlere, gıda topluluklarına olan talep artıyor. Ancak bu seçenekler de herkesin erişimine ve bütçesine uygun değil.
  • Sosyal Medya ve Farkındalık: İnternet ve sosyal medya, yaşanan olumsuzlukların anında paylaşılıp teşhir edildiği bir platform haline geldi. Bu, bir yandan farkındalık yaratırken, diğer yandan genel bir güvensizlik atmosferi yaratıyor.

Sonuç ve Çözüm Önerileri:

"Gıda, sadece karın doyurma aracı değil; aynı zamanda bir güven ve sağlık meselesidir. Bu krizi aşmak için köklü reformlar şart:

  1. Denetimler Artırılmalı ve Dijitalleştirilmeli: Daha fazla denetçi istihdam edilmeli, denetim sıklığı artırılmalı ve teknoloji kullanılarak daha etkin hale getirilmelidir.
  2. Cezalar Caydırıcı Olmalı: Gıda güvenliğini tehlikeye atan firmalara uygulanan cezalar, onları sektörden tasfiye edecek düzeyde ağır olmalıdır.
  3. Şeffaflık Sağlanmalı: Tüm denetim raporları ve cezalar, her vatandaşın kolayca ulaşabileceği çevrimiçi bir platformda anlık olarak yayınlanmalıdır.
  4. Yerel ve Kaliteli Üretim Teşvik Edilmeli: Doğal, yerel tohumlarla ve sürdürülebilir tarım yöntemleriyle üretim yapan çiftçi desteklenmeli, kooperatifleşme özendirilmelidir.

Unutmayalım ki, soframıza giren her lokmanın güvenliği, kamusal bir sorumluluktur ve bu sorumluluk, hepimizin hakkıdır."

Kamerun'da Tarihi Rekor: 92 Yaşında, 43 Yıllık İktidar
Yayın: 28 Ekim 2025 20:48:08 Düzenlenmedi

Değişim" İsteyen Muhalefete Rağmen Paul Biya Seçimi Kazandı; Muhalifler Seçime Hile Karıştırıldığını İddia Etti.


Kim? Paul Biya. 43 yıldır kesintisiz olarak Kamerun'u yönetiyor. Afrika kıtasının halen görevde olan en uzun süreli iktidardaki liderlerinden biri. 2025'te 93 yaşına girecek.

Ne Oldu? Kamerun'da düzenlenen tartışmalı cumhurbaşkanlığı seçimlerini resmi sonuçlara göre kazandığı açıklandı. Bu, onun için yeni bir dönem anlamına geliyor.

Neden Önemli ve Tartışmalı?

  1. Yaş ve Sağlık: 92 yaşında olması, ülkenin dinamik ve genç nüfusunu temsil etmediği ve geleceği planlamakta yetersiz kalabileceği yönünde eleştirilere neden oluyor.
  2. İktidar Süresi: 43 yıllık iktidarı, otoriterleşme, yolsuzluk iddiaları ve siyasi çeşitliliğin baskılanması eleştirilerini beraberinde getiriyor.
  3. Seçim Şeffaflığı: Muhalefet ve uluslararası gözlemciler, seçimlerde usulsüzlük ve hile yapıldığını öne sürüyor. Bu durum, seçim sonucunun meşruiyetini tartışmalı hale getiriyor.
  4. Ülke Sorunları: Kamerun, İngilizce konuşan azınlığın ayrılıkçı hareketi ve Boko Haram terörü gibi ciddi krizlerle boğuşuyor. Biya'nın bu sorunlara kalıcı çözüm getiremediği ifade ediliyor.


İklimde Adalet Arayışı: 'Kayıp ve Hasar Fonu' Sınavı
Yayın: 18 Ekim 2025 00:57:40 Düzenlenmedi

COP28'de hayata geçirilen tarihi fon, iklim felaketlerinin bedelini kimin ödeyeceği sorusuna yanıt arıyor. Gelişmekte olan ülkeler umutlu, ancak fonun vaatleri eyleme dönüşebilecek mi? Türkiye, bu denklemde nerede duruyor?

Huzura uyanmak
Yayın: 17 Ekim 2025 06:25:12 Düzenlenmedi

Güne her başlangıcının korku,endişe ve panikle

Başlarken tek dileğimiz bunun ne zaman normale döneceğini görmek.

Korkunun,acının gözyaşlarının olmadığı o günlere uyanmak.

Tüm Köşe Yazarları



ALİ DUYSAK
SENSİZLİĞİ DAHA NASIL ANLATAYIM
Atiye Danış
Etin Kilosu 900 TL, Emeklinin Kaderi Açlık! Almanya'da 350 TL, Bizde Neden 900 TL?
AYFER KILIÇ
YÜREGİM BURKULUP
Ayfer Turan
SİTEM
DİLEM YASAK
YÜREĞİMİ ALIP
FERDA NAYMAN
SELÂMLAR OLSUN
GÜLVAR KORKMAZ
Mersin Eğitim Fakültesi’nde öğretmenlerimiz ve öğrencilerimizle geçirdiğimiz bu güzel gün, bizlere yeniden ilham verdi.
Mehmet Mustafa Dogan
APARTMANLAR’DA AİDAT SORUNLULUĞU
Murat OKUDUCU
Eskiye Özlem...
MUSTAFA ŞAYIK
BİR TOPLUM NASIL YÜKSELİR
Neval Kütük
BENCİLLİKTEN KURTULUŞ
RAMAZAN GÜÇLÜ
BİR GÖNÜL İNSANI: FETHİ GEMİHLİOĞLU
Tandoğu Yazıcı
BİLGE KAĞAN YASASI
Yukarı