Almanya'daki marketlerde 350 liraya rahatça alınan bir kilo et, bu topraklarda 900 lirayı görüyor. Emekli maaşıyla bir kilo et almak için bir haftalık erzak parasını gözden çıkarmak zorunda kalan nineler, dedeler… Onlar bu ülke için emek verdiler, ama karşılığında sofralarından eti, hatta bazen onuru çekip aldılar.
Bu sadece bir fiyat farkı değil, bir insanlık ayıbıdır! Zamlar, enflasyon, hayat pahalılığı derken, emeklinin alım gücü eridi. Bakkala giden her vatandaş, cüzdanında taşıdığı acıyı hissediyor. Bir yanda lüks içinde yaşayanlar, diğer yanda et alamadığı için çorba ile idare etmek zorunda kalan emekliler…
Bu düzen değişmeli. İnsan onuruna yakışır bir yaşam, lüks değil, her vatandaşın hakkıdır. Sesimiz yeterince yüksek çıkmalı ki, duyanlar utansın! Etin değil, insanlığın kıymetini bilmeyenlere inat; haklı mücadelemiz sürecek.
Barajlardaki doluluk oranları düşüyor, çiftçi zor durumda, büyükşehirlerin geleceği tehdit altında.
İklim değişikliği artık uzak bir tehdit olmaktan çıktı; kapımızı çalan somut bir gerçek. Ülke genelinde baraj seviyelerinin kritik seviyelere inmesi, çiftçimizin "sulama kısıtlaması" endişesi yaşaması ve büyükşehirlerde olası su kesintilerinin konuşulmaya başlanması, durumun vahametini gözler önüne seriyor.
Kuraklık, artık sadece tarımı değil, sanayiyi, turizmi ve günlük hayatımızın her alanını doğrudan etkiliyor. "Su zengini" bir ülke olmadığımız gerçeği, eski ve kayıp kaçak oranı yüksek altyapıyla birleşince, kriz daha da derinleşiyor.
Çözüm, bireysel tedbirlerin ötesinde. Suyu akıllı yönetmek, tarımda damlama sulama gibi modern yöntemleri yaygınlaştırmak, şebeke kayıplarını azaltmak ve suyu tasarrufu bir yaşam kültürü haline getirmek artık bir tercih değil, zorunluluk. Aksi takdirde, susuzluk önümüzdeki yılların en büyük krizi olacak.
Elimi attığım her yerde bir şiir, bir dize... Kimi zaman eski bir defterin arasında sararmış bir kâğıt, kimi zaman gençliğimin unutulmaz bir şarkısının nakaratı. Şair Cemal Süreya ne güzel söylemiş: "Şiir, yalnızlığa itirazdır." Belki de bu yüzden, hayatın kalabalığı içinde yalnız kaldığımız anlarda ilk sığınağımız olur o birkaç mısra.
Gençliğimde Nâzım Hikmet'in o destansi dizeleriyle büyüdüm. "Yaşamaya dair" derdi de, kavga ederdi de, en çok da umut verirdi. "Güzel günler göreceğiz çocuklar..." mısrası, o günlerin zorluklarında bir ışık, bir dirençti hepimiz için. Sonraları, bir Özdemir Asaf olup çıktı karşıma. "Lavinia"ları, "Bana bir şeyler oluyor"larıyla, aşkın, hayatın ve insan ilişkilerinin o ince, dokunaklı hallerini anlattı. Her okuyuşumda, "Demek bunu hisseden bir ben değilmişim," dedirtti bana.
Şiir, sadece edebiyat defterlerinde kalan bir yazı türü değil. O, bir bakış, bir dokunuş, bir tebessüm. Sabah kahvaltısında içtiğimiz çayın buğusunda, akşam pencereden vuran son güneşin ışığında saklı. Şairler ise, bu anlamı yakalayıp bize hediye eden, duygu dilimize tercüman olan kıymetli insanlar.
Bugünün genç şairlerini de aynı heyecanla okuyorum. Onların dizelerinde de aynı insanlık hali, aynı özlem, aynı arayış var. Sadece kelimeler değişiyor, duygular asla...
Bu köşede, bazen bir şairin dünyasına konuk olacağız, bazen de bir şiirin bize hissettirdiklerini paylaşacağız. Çünkü inanıyorum ki, şiir, hayatı daha derinden yaşamanın, daha iyi anlamanın bir yoludur.
Öyleyse siz de kendinize bir iyilik yapın. Bugün, sevdiğiniz bir şairin kitabını elinize alın ve içinizden geldiği gibi bir sayfa açıp okuyun. Kim bilir, belki de tam o anda ihtiyacınız olan cevap, o satırların arasında sizi bekliyordur.
Kalın sağlıcakla.
Giriş:
"Manavdan aldığımız meyvenin tadı yok, marketten içimiz rahatlıkla alışveriş yapamıyoruz. Fiyatlar zaten uçmuşken, bir de 'Acaba bu ürün güvenli mi?' sorusuyla baş başa kalıyoruz. Bu, milyonlarca vatandaşın her gün yaşadığı ortak bir kaygıya dönüştü. Türkiye'nin gıda sektörü, kalite ve güvenlik anlamında ciddi bir erozyon yaşıyor. Peki, bu noktaya nasıl geldik?"
1. Sorun: Kalite ve Lezzetteki Belirgin Düşüş
2. Sorun: Delik Deşik Denetim Mekanizması
3. Sorun: Tüketicinin Çaresizliği ve Çözüm Arayışları
Sonuç ve Çözüm Önerileri:
"Gıda, sadece karın doyurma aracı değil; aynı zamanda bir güven ve sağlık meselesidir. Bu krizi aşmak için köklü reformlar şart:
Unutmayalım ki, soframıza giren her lokmanın güvenliği, kamusal bir sorumluluktur ve bu sorumluluk, hepimizin hakkıdır."
Değişim" İsteyen Muhalefete Rağmen Paul Biya Seçimi Kazandı; Muhalifler Seçime Hile Karıştırıldığını İddia Etti.
Kim? Paul Biya. 43 yıldır kesintisiz olarak Kamerun'u yönetiyor. Afrika kıtasının halen görevde olan en uzun süreli iktidardaki liderlerinden biri. 2025'te 93 yaşına girecek.
Ne Oldu? Kamerun'da düzenlenen tartışmalı cumhurbaşkanlığı seçimlerini resmi sonuçlara göre kazandığı açıklandı. Bu, onun için yeni bir dönem anlamına geliyor.
Neden Önemli ve Tartışmalı?
COP28'de hayata geçirilen tarihi fon, iklim felaketlerinin bedelini kimin ödeyeceği sorusuna yanıt arıyor. Gelişmekte olan ülkeler umutlu, ancak fonun vaatleri eyleme dönüşebilecek mi? Türkiye, bu denklemde nerede duruyor?
Güne her başlangıcının korku,endişe ve panikle
Başlarken tek dileğimiz bunun ne zaman normale döneceğini görmek.
Korkunun,acının gözyaşlarının olmadığı o günlere uyanmak.
Son Köşe Yazıları
İNSANLIK vardı bu topraklarda, en hasından en orjinalinden. Komşuluğun altın çağında. Anahtarlar kapıların üzerinde...
(21 Kasım 2025 08:41:12)
Almanya'daki marketlerde 350 liraya rahatça alınan bir kilo et, bu topraklarda 900 lirayı görüyor. Emekli maaşıyla bir k...
(19 Kasım 2025 20:41:41)
TÜRK ANAYASASI "TÖRE"1. Tengri (yaratan) Tektir.2. Her kim ki, Tengri'den kut almak dilerse, başkasına yakarmasın.3. Bir...
(19 Kasım 2025 18:17:04)
Kahveyi içip de sonra kapatıp Fal açanlara da selamlar olsunMutluluk la bakıp aynen tıpatıp Nur saçanlara da selam...
(17 Kasım 2025 17:19:13)
Bir Toplum Nasıl Yükselir?Toplumların kaderi, sanıldığı gibi büyük projelerle değil; bireylerin günlük hayatlarında beni...
(17 Kasım 2025 15:26:34)