logo
Yükleniyor...
logo
add image
AYFER KILIÇ

AYFER KILIÇ

ayfer@gmail.com
Kayıt: 07 Ekim 2025
Toplam Ziyaretçi: 1,329

Son Köşe Yazıları

YÜREGİM BURKULUP
Yayın: 11 Kasım 2025 03:40:50 Düzenlenmedi


 

Bir tanem seninle karşılaşınca

Yüreğim burkulur içim titriyor

Kulağım çınlayıp seni anınca

Yüreğim burkulup içim titriyor

 

Güzel gözlerine aşkla bakınca

Sevdayı aşkı sende yaşarken

Bir ayrılık koyup vedalaşırken

Yüreğim burkulup içim titriyor

 

Hayalin karşıma geldiği an

Hasretin bağrımı deldiği zaman

Elin elime değdiği zaman

Yüreğim burkulup içim titriyor

 

İsmini kalbimden sökmek istesem

Sevdamı kaleme dökmek istesem

Sarılıp boynuna öpmek istesem

Yüreğim burkulur içim titriyor

 

AYFER KILIÇ

 

BEMBEYAZ Eşim ALİ KILIÇ,a
Yayın: 01 Kasım 2025 07:59:29 Düzenlenmedi


 

Bir gün geleceksin belki de

 

Özleyeceksin beni

 

Bir kız vardı

 

Diyeceksin yakın çevrelerde

 

İsmimi hatırlayamayacaksın

 

Belki de

 

Ama vardı ….

 

Vardı diyeceksin

 

Gelip görmek isteyeceksin

 

Bakacaksın bomboş sokak

 

Sessiz bir eve

 

O kızı soracaksın herkese

 

Kimse tanımayacak

 

Bazıları da yüzüne bakacak

 

Ama bilmeyeceksin o kız nerede

 

İşte arkadaşım

 

Mutlu ve neşeli diye tanıdığın o kızı

 

Kenarlarında kırmızı güller açan

 

Kapkara dikdörtken

 

Bir çukurun içinde

 

BEMBEYAZ bulacaksın

 

Sadece

 

Ve bunun adı

 

Ayrılık

 

 

 

AYFER KILIÇ

 

11.10.2013

 

İSTANBUL

 

 

AĞLAMALI
Yayın: 21 Ekim 2025 03:45:50 Düzenlenmedi


 

Verilen Sözlere Mi ''AĞLAMALI''...

Yoksa ''SAHİPSİZ'' Bırakılan Elleremi...?

Şimdi Tüm Yalnızlıklara Mı ''SİTEM'' Etmeli...

Yoksa ''BIRAKIP' 'Gidenleremi...?

"BİSMİLLAH" Deyip Yeniden mi Niyetlenmeli

''AŞKA''... Yoksa Sandığa ''GÖMÜP'' Üstüne''KİLİTLERMİ''

Vurmalı..

Ayfer 

Abid Kadınla Recep Ayı
Yayın: 17 Ekim 2025 04:09:00 Düzenlenmedi


 

Vakti zamanında bir kadın vardı. Zamanını devamlı olarak Kâbe'de ibadet etmekle geçiriyordu. Recep ayı girdiğinde de, Allah'a olan sonsuz sevgi ve saygısını dile getirmek için, günde on bir defa ihlâs sûresini okuyordu. Ayrıca Recep ayına karşı beslediği saygısını ifade için de atlas elbisesini çıkarıp, en değersiz elbisesini giyiyordu.

 

Abid kadın bir Recep ayında hasta düştü. Çok sevdiği oğluna da öldüğü takdirde kendisini üzerindeki değersiz elbisesiyle defnetmesini vasiyet etti.

 

Nihayet kadın bir gün ruhunu teslim edip bu fani âlem veda etti. Oğlu, sanki annesinin vasiyeti yokmuş gibi, ötekine berikine gösteriş olsun diye, annesini en şık ve pahalı elbisesiyle defnederek onun son sözünü yerine getirmedi.

 

Ölümünden sonra bir gece rüyasında annesini gören oğlana annesi, "Sevgili oğlum, niye vasiyetimi tutmadın? Ben senden razı ve hoşnut değilim" diye şikâyette bulunuyordu.

 

Sabah uykudan uyanan oğlan gece rüyasında gördüğü annesinin vasiyetini yerine getirmek üzere alelacele kabri başına varıp da kabrini açtığında baktı ki, annesi yok. Hayretten dona kalıp iki gözü iki çeşme hüngür hüngür ağlamaya başladı. Ama nasıl ağlıyordu, sormayın. Üstünü başını yolarak.

 

Tam bu sırada bir ses duydu. Sesin sahibi şöyle diyordu: "Ey kulum, sen bilmiyor musun ki Recep ayını oruç tutarak geçiren kimseleri biz, kabrinde tek başına yalnız bırakmayız."

 

Zübdetül Vaizin

Abdestsiz Süt Vermedim
Yayın: 13 Ekim 2025 01:11:20 Düzenlenmedi


Ahmed-i Bîcân bir gün, Gelibolu'nun en büyük câmisinde vâz veriyordu. Herkes huşû içinde söylenenleri dinliyordu.

 

"Kardeşlerim! İnsanı Rabbinden uzaklaştıran perdelerin en büyüğü, kalbi öldürmek, karartmaktır. Kalbin ölmesine kararmasına sebep de dünyayı sevmektir. Bir hadîs-i kutsîde buyruldu ki:"Ey Âdemoğlu! Kanâat et zengin ol. Hasedi terket, râhat ol! Dünyâyı terket, dînin halis olsun."

 

Kim gıybeti terkederse, Allahü teâlâya karşı olan sevgisi çoğalır. Kim az ve doğru konuşursa, aklı tam olur. Kim aza kanâat ederse, gerçekten Allahü teâlânın ahdine inanmış olur. Kim dünyâ için kaygılanırsa Allahü teâlâdan uzaklaşır."

 

Ahmed-i Bîcân hazretleri vâz ettiği kürsüden bir ara başını kaldırdı. Câminin giriş kapısında ağabeyini gördü. Ayakta bekliyor ve kendisine tebessüm ediyordu. İçeri girip bir yere oturmamasına hayret etmişti. Sonra mânevî bir huzurla vâzına devâm etti. Ağabeyinin bu şekilde beklemesi bir türlü aklından çıkmıyordu.

 

Akşam annesi ile sohbet ederken bu aklından çıkmayan şeyin sebebini öğrenmek istedi ve; "Anneciğim! Bugün dikkatimi çeken bir şey oldu. Vâz ederken ağabeyim câmi kapısında durmuş, bana bakıyor ve tebessüm ediyordu. Ama içeri girip oturmadı. Sebebini ondan bir suâl eylesen." dedi. Evlâdını kıramayan anne ertesi gün büyük oğlu Muhammed Bîcân'a giderek sohbet arasında kardeşinin vâzı arasında niçin câmiye girmediğini sordu. O da; "Kardeşim âlim, ârif biridir. Hâcı Bayram-ı Velî hazretlerini görünce bir başka Ahmed oldu. Sözleri hikmet dolu. Gönülleri alan, ruhları cezbeden bir üslûbu var. İlminden, irfânından istifâde edenlerin sayısı belli değil. Ben de mübârek sözlerini dinlemek için gitmiştim. Meleklerin kanatlarını sererek vâzını dinlediklerini gördüm. Basmamak için içeriye girmedim." dedi.

 

Bu duruma çok sevinen annesi, eve dönerek durumu küçük oğlu Ahmed-i Bîcân'a anlattı. Ahmed Bîcân sevineceği yerde durgunlaştı. Bunu fark eden annesi sebebini sorunca; "Ağabeyim melekleri gördüğü hâlde ben niçin göremiyorum, acabâ sebebi nedir?" dedi. Annesi hiç beklemediği bu soru karşısında şaşırdı. Ahmed-i Bîcân hazretleri sonra ilâve etti; "Anneciğim bunun sebebini senin bilmen lâzım. Biraz düşün bulacaksın." dedi.

 

Annesi bir süre düşündükten sonra yaşlı gözlerle oğluna; "Sen henüz süt emme çağında idin. Namaza durmuştum. O esnada komşularımdan bir hanım geldi. Sen ağlamaya başladın. Selâm vermeme de az kalmıştı. Kadıncağız ağlamayasın diye seni emzirmeye başladı. Selâmı vermemle birlikte mâni oldumsa da sen bir kaç yudum almıştın. Sonra sordum hanım abdestsiz imiş. Ben seni hiç abdestsiz emzirmedim. Her halde sebebi odur." dedi. Ahmed Bîcân; "Doğru söyledin." dedi.

 

Kaynek . alıntı

 

Abdestsiz Nöbet Tutmam
Yayın: 08 Ekim 2025 07:05:02 Düzenlenmedi
Sultan İkinci Abdülhamid Han zamanında, Sarayda gece gündüz nöbet tutan hassa askerleri vardı. Bu nöbetçilerin geleneksel olarak geceleyin bir seslenişleri yankılanırdı etrafta: - Kimdir o? - Kim var orda?.. Hiç kimse yoktur ama onlar sanki birilerini görüyormuş gibi, belli aralıklarla hep seslenirlermiş... Böylece devamlı uyanık durduklarını ve vazife başında olduklarını duyururlarmış. Ayrıca bu askerler her saat başı nöbeti başka arkadaşlarına devrederlermiş. Bir gece, yine nöbet yerinden sesler duyar Padişah: - Kimdir o? - Kim var orda?.. Aradan 1 saat geçmesine rağmen, yine aynı ses bağırır: - Kimdir o? - Kimdir var orda?.. Padişah'ın dikkatini çeker. Bu ses, bir saat geçtiği halde değişmemiştir. Halbuki her saat başı nöbetçi değişmelidir. Bir müddet bekler ve tekrar sese dikkat kesilir. Hayret, ses önceki sestir. Nöbetçi niçin değişmemiştir? Sultan Abdülhamid Han, hemen ilgilileri çağırtır ve durumu öğrenmek istediğini söyler. Çünkü kendisine karşı düzenlenmiş müthiş bir bombalı suikasttan kıl payı kurtulmuştur. Ve bu olay daha çok yenidir. Acaba yine bir Ermeni oyunu mu tezgâhlanıyor? Biraz sonra saatinde değişmeyen nöbetçi, Padişah'ın huzurundadır. Heyecan ve korku ile yüzü yerde beklemektedir. Padişah sorar: - Sen kaç saattir nöbettesin? - Bir buçuk saate yaklaştı, Hünkârım. - Niçin saat başında vazifeni devretmedin? - Hünkârım, benden sonraki arkadaş rica etti, onun yerine de nöbet tutuyorum. - Niçin? Neden usulü çiğniyorsun? O yiğit Mehmetçik utançla indirir mübarek başını. Ürkekliği iyice artar, söylemek istemez. Fakat Padişah'ın ısrarı üzerine şöyle konuşur: - Padişah'ım, benden sonraki nöbetçi ihtilâm olmuş. "Ben bu halde iken Halife-i Müslimîn'in korunmasında vazife alamam. N'olur, sen benim yerime de nöbet tut, sonra da ben senin yerine tutarım" dedi. Ben de kabûl ettim. Mehmetçiğin bu inceliği Sultan Abdülhamid Han'ın çok hoşuna gider. Sabahleyin hemen gusülsüz nöbet tutmayan askeri huzuruna getirtir. Geceki davranışından duyduğu memnuniyetini ifade eder.

Tüm Köşe Yazarları



ALİ DUYSAK
SENSİZLİĞİ DAHA NASIL ANLATAYIM
Atiye Danış
Etin Kilosu 900 TL, Emeklinin Kaderi Açlık! Almanya'da 350 TL, Bizde Neden 900 TL?
AYFER KILIÇ
YÜREGİM BURKULUP
Ayfer Turan
SİTEM
DİLEM YASAK
YÜREĞİMİ ALIP
FERDA NAYMAN
SELÂMLAR OLSUN
GÜLVAR KORKMAZ
Mersin Eğitim Fakültesi’nde öğretmenlerimiz ve öğrencilerimizle geçirdiğimiz bu güzel gün, bizlere yeniden ilham verdi.
Mehmet Mustafa Dogan
APARTMANLAR’DA AİDAT SORUNLULUĞU
Murat OKUDUCU
Eskiye Özlem...
MUSTAFA ŞAYIK
BİR TOPLUM NASIL YÜKSELİR
Neval Kütük
BENCİLLİKTEN KURTULUŞ
RAMAZAN GÜÇLÜ
BİR GÖNÜL İNSANI: FETHİ GEMİHLİOĞLU
Tandoğu Yazıcı
BİLGE KAĞAN YASASI
Yukarı