logo
Yükleniyor...
logo
add image
Tandoğu Yazıcı

Tandoğu Yazıcı

Çanakkale il Müdürü
Köşe yazarı
tandoguyazici1725@gmail.com
Kayıt: 20 Ekim 2025
Toplam Ziyaretçi: 611

Son Köşe Yazıları

BİLGE KAĞAN YASASI
Yayın: 19 Kasım 2025 18:17:04 Düzenlenmedi

TÜRK ANAYASASI "TÖRE"

1. Tengri (yaratan) Tektir.

2. Her kim ki, Tengri'den kut almak dilerse, başkasına yakarmasın.

3. Bir İl(Ülke), bir Kağan, bir Tengri..

4. Bir kına iki kılıç girmez. Bir hatun iki er alamaz ve bir budunda iki töre olmaz. Töre tektir. Töre kesin ve keskindir. Kim ki, töreye uya kutlanır. Kim ki, töreye kıya katlanır..

5. Kimse töreden üstün değildir. Dirlik ve birlik için töre budur.

6. Bir çoban sürüsünden, bir er ailesinden, bir Kağan budunundan sorulur.

7. Her er eşine, atına, pusatına sahip çıkacak.

8. Ana-babaya ve ataya tazim(saygı) duyulacak.

9. Hısmına sarılacak, komşusunu gözetecek.

10. Er kişi yalan söylemeyecek.

11. Mal çalan, mülk çalan misliyle ödeyecek. Hesabı ya malıyla ya canıyla sorulacak.

12. Kim ki, bir ırza musallat olursa, canından olacak.

13. Her kim olursa olsun haksız, aldatıcı iş tutarsa hesabı hemen sorulacak.

14. Cenkten beri duran ya da kaçan tamuya(cehennem) uçacak.

15. Aman dileyene kılıç üşürülmeyecek, sığınana arka dönülmeyecek.

16. Baş kaldıranın başı alınacak, hak isteyenin hakkı verilecek.

17. Kimse kimseye üstünlük taslamayacak. Ne ak etin karadan, ne karanın kızıldan, ne kızılın sarıdan farkı olmayacak.

18. Kin ve gururdan uzak olunacak.

19. Mazluma merhamet, zalime azap duyulacak.

20. Zayıfa, yaralıya, çocuğa ve kadına el kaldırılmayacak.

21. Kızı isteyen Kağan da olsa, bey de olsa, kız istediğine verilecek.

22. Gereksiz yere ağaç kesmeyeceksin, suyu kirletmeyeceksin.

23. Bilmeyip de bildim demeyeceksin, bilene danışacaksın.

24. Bugünün işini yarına bırakmayacaksın.

25. Kusur görmeyecek, kusur aramayacaksın.

26. Güçlüyken affet, zayıfken sabret.

27. Yazgına asi olma.

28. Yaptığın iyiliği unut, yapılan iyiliği unutma.

29. Herkes adaletle iş görecek.

30. Her ne edersen et, yargılanacağını her daim akılda tut.

31. Milletine yaban kalma. İpeğin iyisine, sözün güzeline kanma, onlara boyanma.

32. Kağan o dur ki, adaleti üstün tutsun, töreyi yaşatsın. Töre yok olursa, İl yok olur. İl olmazsa, budun kul olur.

33. Ey Türk Oğuz beyleri, ey milletim işitin!

"Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe senin İlini ve töreni kim bozabilir?"

(Bilge Kağan Yazıtı – 730      Orhun Irmağı yakınları, Ötügen-Moğolistan)

Aziziye DESTANI
Yayın: 09 Kasım 2025 11:28:15 Düzenlenmedi

Bugün vatanı savunma günüdür diyerek, kundağımdaki bebeğim anasız büyür fakat vatansız büyümez diyebilen, Anadolu muzun taşı toprağı ve vatan için bebeğini kundağında bırakıp Erzurum aziziye savunması için cepheye tereddüt dahi etmeden koşan Türk kadınını temsil noktasında idolü olan rahmetli Nene Hatun ve Aziziye cephesinde adını bilmediğimiz nice vatan evlatları bundan 148 yıl önce yani 09 Kasım 1877 de Erzurum Aziziye Destanında Vatan ve hürriyet sevdalısı kahramanlarımız Aziziye de Vatanları için destan başlatmışlardır. dadaşların Anadolu ve Vatan sevdası 1071 de başlamış olan ve Büyük bir zaferle Anadolu'nun tapusunu alan ecdat yine bu defa alınan tapunun sahibi benim dercesine Aziziye de Türk kadınının vatanı için neler yapacağını veya feda edeceğinin bir örneği olan Nene Hatun kahramanlar silah arkadaşlarının şehitlerimizin 148. yılını kutluyoruz. aziziye şehitlerimizi saygıyla ve rahmetle anıyor ve yad ediyoruz. Tinleri şad Mekanları cennet olsun.

Herşeyin Bir Vakti Vardır...
Yayın: 06 Kasım 2025 17:30:10 Düzenlenmedi

HERŞEYİN BİR VAKTİ VARDIR...!

Vaktiyle bir derviş berbere gidip:

Vur usturayı berber efendi, der.

Berber dervişin saçlarını kazımaya başlar ve diğer tarafa usturayı vuracakken, mahallenin kabadayısı içeri girer.

Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış tarafına sert bir tokat atarak:

Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım, diye bağırır.

Dövene elsiz, sövene dilsiz’ olan, halktan gelen her şeyin Hak’tan geldiğine inanan derviş, sabreder. Fakat kabadayının tıraş esnasında da dili durmaz, sürekli alay eder derviş ile: 'Kabak aşağı, kabak yukarı.'

Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkandan çıkar. Henüz birkaç metre gitmiştir ki, kontrolden çıkan bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelerek kabadayıyı altına alıp sürükler. Kabadayı oracıkta feci şekilde can verir. Berber dervişe bakar, sorar:

Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?

Derviş düşünceli bir şekilde cevap verir:

Vallahi gücenmedim ona. Hakkımı da helal etmiştim. Gel gör ki, kabağın da bir sahibi var. O gücenmiş olmalı...!

Ne demiş Yunus Emre;

Olsun be aldırma Yaradan yardır...

San maki zalimin ettiği kârdır...

Mazlumun ahı indirir şâhı...

HERŞEYİN BİR VAKTİ VARDIR...!



GÖBEKLİTEPE
Yayın: 02 Kasım 2025 10:51:19 Düzenlenmedi

GÖBEKLİTEPENİN SIRRI

Türk tarihine sokuşturulan en büyük yalan...

1071 Malazgirt e gelişimiz ne kadar doğru ne kadar yalanıdır..

Türkler Anadolu’ya 1071 de değil daha önceleri gelmiştir. İnceleyecek olursak, dağlarda ovalarda kayalarda Türk'ün Anadolu topraklarına attığı imza 1071 yılından öncesine dayanmaktadır.

ÖN-TÜRKLER 13.000 YIL ÖNCE ANADOLU YA GELDİLER.

“Bu topraklar sadece size ait. Sizler Anadolu’ya Malazgirt zaferiyle yerleşmediniz.

Çatalhöyük’teki arkeolojik bulgular, sizlerin 10.000 yıldan daha uzun süredir burada bulunduğunuzu kanıtlamaktadır."

- (Nisan 2005 İstanbul Teknik Üniversitesi Konferans Salonu- Prof. Dr. Erich Feigl- Avusturya Devlet Onur Nişanı Sahibi)

Bizim resmi tarihimizin büyük bir kısmı bize dayatılan, tahrif (bilerek bozma-değiştirme) edilmiş tarihtir.

-Resmi tarihimiz maalesef uydurma Ermeni tarih tezini bize dayatıyor.

Türkler milattan önce 13 bin yılında Anadolu’ya gelip, Anadolu’nun dip kültürünü oluşturdular.

Ön Türkler Anadolu’ya göçebe olarak değil, göçmen olarak geldiler.

-Şölgen Mağarasında, Rus ve Fransız araştırmacılar tarafından bulunan yazıtlarda, M.Ö 14000 yılında, Türklerin Tanrının Birliğine inandıkları ve yazıyı buldukları yazmaktadır.

-Kırgızistan Saymalıtaş Vadisinde bulunan eserlerde,

Türklerin tekerleği icat ettikleri, tekerlekli sabanla tarla sürdükleri, geyik-at-köpek gibi hayvanları ehlileştirdikleri kanıtlanmıştır.

Çoğumuz, Profesör Dr. Afif Erzen tarafından 1967 yılında kurulan

-İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesine bağlı “Van Bölgesi Tarih ve Arkeoloji Araştırma Merkezini” ve yaptığı çalışmaları bilmeyiz!

-Üniversite mezunu gençlerimizin çoğu Prof. Dr. Erich Feigl- Prof. Dr. Justin McCarty

Tarihçi Andrew Mango

Tarihçi Normon Stone

Tarihçi Stanford Shaw

Kazım Mirşan- Servet Somuncuoğlu- Prof. Dr. Semavi Eyice- Ord. Prof. Ali Tanoğlu-Necdet Sümer-Haluk Tarcan gibi isimleri bilmez!

-Yukarıda bir kısmını yazdığım, çoğu rahmete kavuşmuş bilim insanlarımız

Ön Türkler konusunda mevcut tarihi alt-üst edecek buluşlara imza attılar.

Ön Türkler, Anadolu’ya ilk kez M.Ö 13.000 yılında geldiler.

-İstanbul Üniversitesi Senatosunun “Şeref Doktoru”, Türk Tarih Kurumunun “Onur Üyesi” payesi ile ödüllendirilen Prof. Dr. Afif Erzen, yıllar süren araştırmalarını Türk Tarih Kurumunun 1984 yılında yayınladığı “Anadolu ve Urartular” kitabında bu gerçeği bilimsel olarak ispat etmiştir.

-Kazım Mirşan’ın incelediği, Doğu Anadolu’da mevcut yazı öğelerini içeren kaya resimleri ve kaya yazıtları, rahmetli Servet Somuncuoğlu’nun Orta Asya’dan Anadolu’ya yıllar süren araştırma boyunca belirlediği on binlerce kaya yazıtları, resimleri ve damgalar

- Damgalar, Ön Türklerin Anadolu’ya M.Ö 13.000 yıllarında geldiklerini tartışılmaz bir şekilde kanıtlamışlardır.

Göbeklitepe’nin tarihinin çözülmesi bize bu konuda çok şeyler anlatmaktadır.

Göbeklitepe M.Ö 12.000 yılında kurulmuştur.

-Göbeklitepe dikilitaşlarının üzerine resmedilmiş çok sayıdaki hayvan figürlerinin damgaların, Türk Dikilitaşlarındaki hayvan figürleriyle, insan figürleriyle, damgalarıyla birebir aynı olması Ön Türklerin Anadolu’ya geliş tarihini doğrulamaktadır…

- Damgalarımıza dünya basını ve bazı tarihçiler sessiz kalmayı tercih ettiler.

M.Ö 13.000 yılına ait bulgular Ermenileri veya Yunanlıları işaret etmiş olsaydı, tüm dünyada koparılacak yaygarayı ve bu olayın nasıl Türk düşmanlığına dönüştürüleceğini takdirlerinize bırakıyorum…

-Ön Türkler M.Ö 13000 yılında Anadolu’ya geldiler.

Peki Hıristiyanlar ne zaman geldiler?

“Ben Kilikya’dan Tarsuslu bir Yahudi, ehemmiyetsiz olmayan bir şehrin ahalisindenim. St. Paul, Resullerin İşleri, ACTS 21:39

-Aziz Paul Tarsus’ta doğmuş Kudüs’e gitmiş Hıristiyan olmuş ve Kudüs’te yapılan baskılarla yok olma tehlikesi geçiren Hıristiyanlığın ilk kilise toplulukları halinde ortaya çıktığı ve dünyaya yayıldığı bir köprü haline geldiği hoşgörü diyarı Anadolu’ya M.S 46 yılında gelmiştir

-Yani Türklerden yaklaşık 13.000 yıl sonra!

Bu gerçek, Prof. Feigl’ı doğrulamaktadır.

-1933 yılı Eylül ayında Hitler zulmünden kaçıp Türkiye’ye sığınan ve İst.Üniv. İktisat Fak.Kurucu üyeleri arasında yer alan ve 1953 yılına kadar bilim insanı yetiştiren Prof. Dr. Fritz Neumark’ın şu sözünün altını çizip, defalarca okumamız gerekmez mi?..

-Prof. Dr. Fritz Neumark’ın şu sözünün altını çizip, defalarca okumamız gerekmez mi?

“Tarihten Türk çıkarılırsa, tarih kalmaz! Osmanlı arşivi tam olarak ortaya çıkarsa bugünkü tarihlerin yeniden yazılması gerekir…”

-Atatürk, 1930'da Türk Tarih Kurumunun Alacahöyük’te yaptığı kazılar sonucunda bulunan Türk Tarihi ile ilgili bilgiler karşısında, kendi el yazısıyla şunları yazmıştır;

“Bu memleket dünyanın beklediği, asla unutamadığı bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine sahne oldu.

-Bu sahne 7 bin yıllık bir Türk beşiğidir.

Beşiği rüzgârlar salladı beşikteki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı, o çocuk tabiatın yıldırımlarından, şimşeklerinden, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu, sonra onlara alıştı, onları tabiatın babası olarak tanıdı.

-Onların oğlu oldu. Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu, şimşek oldu, yıldırım güneş oldu, Türk oldu.

Türk budur, yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir…”

-Tüm bunları artık tarihin derinliklerinde kalması gereken şövenist bir yaklaşımla, kafatası milliyetçiliği anlayışıyla elbette ki yazmadım.

Fakat bizlerin de kendi tarihimizi doğru bilmemiz, emperyalist devletlerin çıkarları uğruna çarpıttıkları bir oyunu bozmamız gerekmez mi?

-Olduğumuz gibi değil de onların istediği gibi olmaya, bu aşağılanmaya ne kadar tahammül edeceğiz?

Bu ülkenin ekmeğini yiyen bilim insanlarının, atalarımıza bu kadar bir hizmeti yapmaları için ellerini tutan mı var?

O zaman, tek başına tüm ömrünü Asya’dan Anadolu’ya,

-buradan da Avrupa’nın içlerine kadar tüm mağaraları, kaya resimlerini, yazıtları inceleyip bizlere eşsiz tarihi bulgular armağan eden

Rahmetli

Servet Somuncuoğlu’nun, Etrüsk’çeyi Ön Türk yazı dili ile okuyabilen Kazım Mirşan’ın yüzlerine nasıl bakacağız?

-Hem gerçekler niçin gizli bırakılıp, 200-300 yıllık tarihleriyle dünyaya hükmeden modern eşkıyaların istedikleri olsun ki?

Görev sizlerindir sevgili gençler! Siz isterseniz başarırsınız

Hiç unutmayın; Anadolu, öz be öz Türk Vatanıdır!

Alıntı

ANTRENÖR
Yayın: 23 Ekim 2025 19:17:03 Düzenlenmedi

ANTRENÖR:



Sporcuya sporcunun zihninde bulunan bilgileri keşfetmesini gösteren, antrene eden, ilham veren kişi olmakla birlikte, Sporcunun yaşadığı olay ve durumları önceden görebilen tedbir yollarını alabilendir.


Dedim Dadaş
Yayın: 20 Ekim 2025 20:23:46 Düzenlenmedi

DEDİM DADAŞ

Dedim: boyun uzun mi?     Dedi: yücedir başım

Dedim: karnın doyir mi?    Dedi: ayrandır aşım

Dedim: kar’ın yağar mi?     Dedi: kışın görürsün

Dedim: seni sevirem           Dedi: erken ölürsen

Dedim: taşın var mıdır?      Dedi: hepten kehribar

Dedim: lisanın var mıdır?   Dedi: kibardan da kibar

Dedim: suyun var mıdır?    Dedi: cennete uğra

Dedim: işin var mıdır?         Dedi: cinnete uğra

Dedim: ekmeğin nasıl?       Dedi: lavaştır lavaş

Dedim: oyun oynar mısın? Dedi: amandır yavaş

Dedim: davulla zurna?        Dedi: illa ki dadaş

Dedim: at ile aran?             Dedi: gönlüme yoldaş

Dedim: cirit oynar mısın?  Dedi: tankolara has

Dedim: yemeklerin?           Dedi: galmadi duzi

Dedim: insanların?             Dedi: gülmedi yüzi

Dedim: ekonomi?               Dedi: cak…cak…

Dedim: fabrika, liman?      Dedi: lak…lak…

Dedim: vekillerin?              Dedi: uyiller

Dedim: seslensen?            Dedi: duymiller

Dedim: belediye?              Dedi: çokca

Dedim: caddeler?              Dedi: çukurca

Dedim: asayiş?                   Dedi: hır,gür,hır…

Dedim: gelin ganyana?     Dedi: zır…zır…

Dedim: başın?                    Dedi: dolanir

Dedim: miden?                  Dedi: bulanir

Dedim: hutbeler?              Dedi: cihatsız

Dedim: hocalar?                Dedi: görünenler ihlassız

Dedim: ürüzgarın?            Dedi: püfür püfür

Dedim: bayramların?       Dedi: buna da şükür

Dedim: Lalapaşan?           Dedi: yerinde durir

Dedim: ezanların?          Dedi: mikrofonla okunir

Dedim: şeyhler?              Dedi: çoğaldi

Dedim: cemaatler?         Dedi: zenginlendi, dağıldi

Dedim: arabaların?         Dedi: atlı…

Dedim: gadayıfın?           Dedi: yağsız hala datli…

Dedim: guşun var mi?     Dedi: gargayla serçe

Dedim: insanların?          Dedi: delice mertce…

Dedim: seni sevenler?    Dedi: vahh…vah

Dedim: huma guşi?         Dedi: öldi

Dedim: düğün, dernek? Dedi: gömüldi

Dedim: çalar mısın?        Dedi: dann…dan

Dedim: oynar mısın?      Dedi: zamm…zam

Dedim: geleceğin?          Dedi: teyy…tey

Dedim: belki düzelir?     Dedi: veyy…vey

Dedim: sana goşallar?    Dedi: rey…rey

Dedim: hepten ölmüşsen? Dedi: heyy…hey

Tüm Köşe Yazarları



ALİ DUYSAK
SENSİZLİĞİ DAHA NASIL ANLATAYIM
Atiye Danış
Etin Kilosu 900 TL, Emeklinin Kaderi Açlık! Almanya'da 350 TL, Bizde Neden 900 TL?
AYFER KILIÇ
YÜREGİM BURKULUP
Ayfer Turan
SİTEM
DİLEM YASAK
YÜREĞİMİ ALIP
FERDA NAYMAN
SELÂMLAR OLSUN
GÜLVAR KORKMAZ
Mersin Eğitim Fakültesi’nde öğretmenlerimiz ve öğrencilerimizle geçirdiğimiz bu güzel gün, bizlere yeniden ilham verdi.
Mehmet Mustafa Dogan
APARTMANLAR’DA AİDAT SORUNLULUĞU
Murat OKUDUCU
Eskiye Özlem...
MUSTAFA ŞAYIK
BİR TOPLUM NASIL YÜKSELİR
Neval Kütük
BENCİLLİKTEN KURTULUŞ
RAMAZAN GÜÇLÜ
BİR GÖNÜL İNSANI: FETHİ GEMİHLİOĞLU
Tandoğu Yazıcı
BİLGE KAĞAN YASASI
Yukarı